skip to main  |
      skip to sidebar
          
        
          
        
Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı  bir köye taşındık Huzursuzdum okulumu bir köy okulunda okumaktansa  şehirde medenice okumak istiyordum kayıdımı yaptırdı babam okula İlkokul  4. sınıftan başladım köy okuluna Beni bir sınıfa verdiler Öğretmen  köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur  dedi bana Bir kızın yanı boştu sadece oraya oturdum Hayatımı adadığı gidişiyle  beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım İsmi Altınay idi Çocuk  yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti Masmavi gözleri gamze  yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü yanlış yazdığım notlarımda  kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik yaşımda ona  bağladı O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı Zaman ilerledikçe onsuz  tek saniye geçiremiyordum ya ben onlara gidip ders çalışıyor yada o bize  geliyordu Mükemmel bir paylaşımcıydı Yüreğini sevgisini  dostluğunu daha oyaşta vermişti bana İlkokulu birlikte okuduk ve aynı  sırada bitirdik Hep onunla hep ona biraz daha alışarak.. Ortaokula  geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar  hatta aynı sınıfa hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız  öğretmenlere adeta yalvardılar BaşarmıştıkYine aynı  sıradaydık Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz  hayat bana huzur vermiyordu Yaşımız olgunlaştıkça o beni ben onu daha  çok seviyordum Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü  ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken Şehir merkezinde Ailelerimiz liseye  geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar Buna göre tek ev kiralayacak  ikimiz aynı evde kalacaktık Annem de bizimle kalacaktı Alla'ım o karar  bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu Ona aşık  olmuştum Aynı duyguları oda paylaşıyordu ve bunu fark eden ailelerimiz  okul bittiğinde evlendirelim diye karar almışlardı bile Ona tapıyordum  artık Haşa Alla'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum İlk elini  tuttuğumda sakın bir daha  bırakma demiştim Yanakları kızarmıştı  utanmış ve başını önüne eğmiş gülümsemiş ve elimi sıkı sıkı kavramıştı  Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor okuldan çıkarken elele  dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize Arada bir elleri terler ve her  terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi Bunu her yaptığında  kızar elimi bırakma diye azarlardım hep tamam tamam diyerek gülümser ve  hızla elini avucuma sokuştururdu Her şey harikaydı dünya cennet gibiydi  gözümüzde Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde Nihayet liseyi de  bitirmek üzereydik karne dönemi gelmişti Karnelerimizi aldık hiç  kırığımız yoktu Sevinçle sarıldık birbirimize  elimi tuttu bunu kutlamak  için bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık Okulun az ilerisinden  geçen bir çakılyol vardı Her zaman toz duman içinde olurdu çakıllarla  kaplıydı O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu  kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer miydik o yola Neler vermezdim o  yolu yürümemek için Eli yine elimdeydi ansızın elini çekti terlemişti  yine eli Sanırım dedim dört adım atmıştım Dönüp yine azarlayacaktım  Çünkü hem elimi bırakmış hem de geride kalmıştı Dönüp baktığımda Dünya  başıma yıkıldı Sanki gök kubbenin altında kaldım yerdeydi  ve yüzünden kan fışkırıyordu ne yapacağımı bilemedim üzerine kapandım  yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o görüntüyle  karşılaştım Başı kesilmiş bir tavuk gibi çırpınıyordu Suratına bir taş  parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi gözlerinden  biri akmıştı Suratının yarısı yoktu Hırlıyordu bana birşeyler demek  istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler demeye  çalışıyordu.Yoldan geçen bir  kamyonun tekerinin altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı  Ölürcesine bir aşkı geleceğimizi kibrit büyüklüğünde bir taş parçasının  bitireceğini bilemezdim Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne bakmaktan  başka bir şey yapamıyordum Ellerini tuttum kaldırdım başını göğsüme  dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu Akan kan ellerimize damlıyordu Yoldan  geçen bir araba durmuş bizi  seyrediyordu hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti Kimse arabaya almıyordu çevreme bakıp yardım eden demekten ona dönüp seni seviyorum beni bırakma dayan  demekten başka bir şey yapamıyordum İki dakikalık bir çırpınıştan sonra  kucağımda öldü Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme döndü Tam dokuz  yıl oldu onu yitireli Kendime olan güvenimi yitirdim Artık kimseyi  sevemem kimsede beni sevemez korkusundan kurtaramıyorum kendimi Bitkisel  hayatta gibiyim  yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese  bile ellerimi bırakmamaları şartıyla elimi uzattım Dost kardeş arkadaş  ne olursanız olun ama elimi bırakmayın Size sesleniyorum elimi  bırakmayın lütfen...Bu yazıyı okurken sizinde eliniz terlediyse o zaman  bilin ki sizde sevdiniz….duygulandınız hatta ağladınız ama işte kader bu...!
 
 
 
          
      
 
  
 
 
 
  
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder